DİYARBAKIR – Uzun zamandır kamuoyunda tartışılan ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, meclis komisyonunda tartışılmaya başlandı. Teklifte, barınaklara kapatılıp sahiplenilmeyen hayvanların ‘uyutulması’nı öngören madde büyük tepki toplamıştı. Şimdi bu kelimenin yerine kullanılan ‘ötenazi’ de aynı eyleme işaret ediyor: Ölüm.
Sahipli ve sahipsiz hayvan tanımları da net olarak ayrılmış durumda. Daha önce Hayvanları Koruma Kanunu’nda yer alan “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ifadesi kaldırılıyor. Kısacası ‘sahipsiz’ olarak görülen hayvanlar her türlü yaşam desteğinden mahrum bırakılıyor.
Hayvanlar ne oldu da Türkiye’de herhangi bir suçun cezası olmayan ölümle karşı karşıya bırakıldı? Özellikle köpeklerin, kuduz hastalığını yaydığı, insanlara saldırdığı ve kamu güvenliğini tehdit ettiği argümanları öne sürülüyor. Bu vakaların bir kısmı gerçek olmakla birlikte tüm hayvanları toptan cezalandırmanın bir gerekçesi olabilir mi?
Üstelik hayvanseverler, uzmanlar ve pek çok siyasi, popülasyonu kontrol altına almak için ısrarla kısırlaştırmayı savunurken…
Bir hatırlatma, 2024 yılının ilk 6 ayında öldürülen kadın sayısı Anıt Sayaç’a göre 221. Umut Vakfı’nın şiddet haritasına göre son 10 yılda silahlı şiddet olayları sayısı 34 bin 197. Bunun sonucunda ölen ya da yaralı kalan nice insan… Bu olayların faillerinin hiçbiri hayvanlar değil.
Dolayısıyla yüzyıllardır birlikte yaşadığımız hayvanları ‘kriminal’ vakalarla eş tutmak yerine, birlikte kurduğumuz ve inşa ettiğimiz hayatı yeniden düşünme ve hatırlama zamanı… Sokakta onların etrafında örülen dayanışma ruhunun bizlere katkılarını da unutmadan…
Tam da bu yüzden ‘Sokaktan Pati Hikayeleri’, aslında hepimizin hikayesi…
KAPKARA, ÖZGÜRLÜĞÜNE DÜŞKÜN VE MİSKİN
‘Oreo’, karanlıkta görülmeyecek kadar kara tüyleri, uzun kuyruğu, yeşil gözleri ile sokakta yaşayan herhangi bir kedi gibi gözükse de bulunduğu mahallede birçok insanın gönlünde taht kurmayı başarmış.
Oreo, Ofis’teki vegan cafe olan Gabo’ya daha 2 günlükken çocukların elinde gelmiş. İşletme sahibi Cahit Roda her ne kadar “Annesine geri götürün” dese de çocuklar annesiz olduğunu söylemiş ve böylece Oreo, Roda’nın tanımıyla “Gabo’nun kadrolu kedisi” haline gelmiş.
Küçük olduğu için bir dönem sahiplendirilen Oreo, çok mutsuz olup hastalanmış. Tekrar Gabo’ya dönen Oreo, bir mekanla yetinmeyip özgürce dolaşmak için mahalleyi de keşfetmeye başlamış. Uykusunu aldıktan sonra ortalıktan kaybolan Oreo’yu bulmak istiyorsanız mahallede bulunan klimalı dershanelere, dönercilere bakabilirsiniz ya da Oreo’yu en işlek saatte market önlerinde mama beklerken bulabilirsiniz.
Annesiz büyüyen Oreo insanların hayvan dostu olduğu Gabo’da büyüyerek mekanın sahibi olmuş. Bunun farkında olan Oreo diğer kedilerin aksine uyku vaktinde kendisinin seçtiği herhangi bir müşterinin kollarında, masasında uyuyabiliyor.